1. Anasayfa
  2. Bilgi

Türkiye’deki UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde Yer Alan 14 Yer

Türkiye’deki UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde Yer Alan 14 Yer
0

Türkiye, zengin tarihî geçmişi ve kültürel çeşitliliği ile dünyanın en önemli kültürel, UNESCO tarafından miras listesinde yer alanlarından biridir. Anadolu toprakları, binlerce yıl boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış, bu medeniyetlerin izlerini günümüze kadar taşımıştır. Bu zengin miras, UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen birçok önemli yerle taçlandırılmıştır. Bu makalede, Türkiye’deki UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bazı önemli yerleri inceleyeceğiz.

İstanbul’un Tarihi Alanları (1985)

Ayasofya

İstanbul, Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarına başkentlik yapmış olan eşsiz bir şehirdir. İstanbul’un tarihi alanları, 1985 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir. Bu alanlar, Topkapı Sarayı, Ayasofya, Sultanahmet Camii ve Hipodrom gibi önemli yapıları içermektedir. İstanbul’un tarihi alanları, mimari ve kültürel açıdan büyük bir öneme sahiptir.

Ayasofya, 537 yılında Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından kilise olarak inşa edilmiş, 1453 yılında Osmanlılar tarafından camiye dönüştürülmüş ve 1935 yılında müze olarak kullanılmaya başlanmıştır. Ayasofya, 2020 yılında tekrar cami olarak hizmet vermeye başlamıştır. Bizans ve Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden biri olan bu yapı, ziyaretçilerine tarihî bir yolculuk sunmaktadır.

Topkapı Sarayı, Osmanlı İmparatorluğu’nun 400 yıl boyunca yönetildiği ve padişahların yaşadığı bir saraydır. 15. yüzyılda inşa edilen bu saray, Haliç ve Boğaz manzarası ile büyüleyici bir konumda yer almaktadır. Sarayın içindeki Harem, Hazine ve Kutsal Emanetler bölümleri, Osmanlı saray hayatını ve zenginliğini gözler önüne sermektedir.

Sultanahmet Camii, 1609-1616 yılları arasında Sultan I. Ahmet tarafından Mimar Sedefkar Mehmet Ağa’ya yaptırılmıştır. Mavi çinileri ve altı minaresi ile ünlü olan camii, İstanbul’un siluetini süslemektedir. Hipodrom ise Roma döneminde at yarışları ve diğer eğlenceler için kullanılan büyük bir meydandır. Günümüzde, Hipodrom’dan kalan Obelisk ve Yılanlı Sütun gibi yapılar, ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir.

Göreme Milli Parkı ve Kapadokya (1985)

Kapadokya

Kapadokya, doğal güzellikleri ve tarihî zenginlikleri ile ünlü bir bölgedir. Bu bölge, volkanik tüflerin erozyon sonucu oluşturduğu peribacaları ile tanınır. Göreme Milli Parkı ve Kapadokya’nın kayadan oyma kiliseleri, 1985 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir. Kapadokya’nın benzersiz coğrafyası, tarihî ve kültürel mirası ile birleşerek, ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim sunar.

Göreme Açık Hava Müzesi, Kapadokya’nın en önemli tarihî ve turistik yerlerinden biridir. Bu müze, erken Hristiyanlık dönemine ait kayadan oyma kiliseler, şapeller ve manastırlar içermektedir. Kiliselerin duvarlarındaki freskler, Hristiyanlık tarihinin önemli sahnelerini betimler ve sanat tarihçileri için büyük bir önem taşır.

Kapadokya bölgesi, tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmıştır. Hititler, Frigler, Persler, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar bu bölgede izler bırakmışlardır. Bu kültürel çeşitlilik, Kapadokya’nın tarihî ve arkeolojik zenginliğini artırmıştır. Özellikle Bizans döneminde, Kapadokya önemli bir dini merkez haline gelmiştir.

Kapadokya’nın yer altı şehirleri de bölgenin önemli tarihî yapılarındandır. Derinkuyu ve Kaymaklı yer altı şehirleri, erken Hristiyanlar tarafından düşman saldırılarından korunmak amacıyla inşa edilmiştir. Bu yer altı şehirleri, evler, kiliseler, depolar ve tüneller ile kompleks bir yapı sergiler. Kapadokya’nın yer altı şehirleri, mühendislik ve mimari açıdan büyük bir başarıyı temsil eder.

Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası (1985)

Divrigi

Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, Sivas’ın Divriği ilçesinde yer alan ve Anadolu Selçuklu dönemine ait bir yapıdır. 1228-1229 yılları arasında Mengücekli Beyliği döneminde Ahmed Şah tarafından inşa ettirilmiştir. Bu yapı kompleksi, camii, darüşşifa (hastane) ve türbeden oluşmaktadır. 1985 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, mimari ve süsleme sanatının en güzel örneklerinden biridir.

Divriği Ulu Camii, taş işçiliği ve süslemeleri ile dikkat çeker. Caminin özellikle taç kapısı, ayrıntılı taş oyma süslemeleri ile ünlüdür. Bu süslemeler, İslam sanatının ve mimarisinin zirvesini temsil eder. Caminin iç mekânı da aynı derecede etkileyicidir ve ziyaretçilerine mistik bir atmosfer sunar.

Darüşşifa, caminin yanında yer alan ve aynı dönemde inşa edilen bir hastanedir. İslam dünyasında hastaneler, sadece tıbbi tedavi merkezleri değil, aynı zamanda eğitim ve araştırma kurumları olarak da önemli bir role sahiptir. Divriği Darüşşifası, bu geleneğin önemli bir örneğidir ve dönemin tıp bilgisini ve uygulamalarını yansıtır.

Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, sadece mimari ve sanatsal değerleri ile değil, aynı zamanda tarihi ve kültürel önemi ile de UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır. Bu yapı kompleksi, Anadolu Selçuklu döneminin sosyal, kültürel ve dini hayatına ışık tutar ve ziyaretçilere bu dönemin zenginliğini ve çeşitliliğini tanıtır.

Hattuşa: Hitit Başkenti (1986)

Hattusa

Hattuşa, antik Hitit İmparatorluğu’nun başkenti olup, Çorum ilinin Boğazkale ilçesi yakınlarında yer alır. Hititler, MÖ 2. binyılda Anadolu’da güçlü bir imparatorluk kurmuşlardır ve Hattuşa, bu imparatorluğun siyasi, dini ve kültürel merkezi olmuştur. 1986 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen Hattuşa, arkeolojik ve tarihî açıdan büyük bir öneme sahiptir.

Hattuşa, güçlü surları, anıtsal kapıları, tapınakları ve sarayları ile ünlüdür. Bu antik şehir, Hitit İmparatorluğu’nun gücünü ve zenginliğini yansıtır. Şehrin en önemli yapılarından biri olan Büyük Tapınak, tanrı Teşup’a adanmıştır ve Hitit dini hayatının merkezini oluşturur. Ayrıca, şehirde yer alan Kral Kapısı, Aslanlı Kapı ve Yerkapı gibi anıtsal kapılar, Hitit mimarisinin ve mühendisliğinin örnekleridir.

Hattuşa’daki en önemli arkeolojik buluntulardan biri, Hititlerin çivi yazısıyla yazılmış kil tabletleridir. Bu tabletler, Hitit İmparatorluğu’nun siyasi, sosyal ve ekonomik hayatına dair önemli bilgiler sunar. Hattuşa arşivleri, Hitit yasaları, antlaşmaları ve kraliyet yazışmaları gibi birçok belgeyi içermektedir. Bu belgeler, Hititlerin gelişmiş bir bürokratik sisteme sahip olduğunu göstermektedir.

Hattuşa, sadece Hitit İmparatorluğu’nun değil, aynı zamanda Anadolu’nun tarihî ve kültürel mirasının önemli bir parçasıdır. Bu antik şehir, arkeologlar ve tarihçiler için önemli bir araştırma alanıdır ve her yıl binlerce turist tarafından ziyaret edilmektedir. Hattuşa, ziyaretçilerine binlerce yıl öncesine ait bir medeniyetin izlerini keşfetme fırsatı sunar.

Nemrut Dağı (1987)

Nemrut

Nemrut Dağı, Adıyaman ilinde yer alan ve Kommagene Krallığı’na ait antik bir mezar kompleksidir. MÖ 1. yüzyılda, Kommagene Kralı I. Antiochos tarafından yaptırılan bu anıt mezar, 1987 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir. Nemrut Dağı, anıtsal heykelleri ve muhteşem manzarası ile ünlüdür.

Nemrut Dağı’nın zirvesinde yer alan tümülüs, kral I. Antiochos’un mezarıdır. Tümülüs, 50 metre yüksekliğinde ve 150 metre çapında olup, taşlardan oluşmaktadır. Tümülüsün çevresinde yer alan devasa heykeller, tanrılar, krallar ve hayvan figürlerini betimler. Bu heykeller, Kommagene Krallığı’nın dini ve kültürel hayatını yansıtır ve Helenistik dönemin sanat anlayışını gösterir.

Nemrut Dağı’ndaki en etkileyici yapılar arasında, tanrıların ve kralların oturma heykelleri bulunmaktadır. Bu heykeller, yaklaşık 8-10 metre yüksekliğinde olup, doğu ve batı teraslarında yer alır. Heykellerin yüzleri doğuya ve batıya dönüktür, bu nedenle güneşin doğuşu ve batışı sırasında muhteşem bir görüntü sunar. Nemrut Dağı, özellikle gün doğumu ve gün batımı manzaraları ile ünlüdür.

Nemrut Dağı, sadece anıtsal heykelleri ile değil, aynı zamanda Kommagene Krallığı’nın tarihî ve kültürel mirası ile de önemli bir yere sahiptir. Bu antik mezar kompleksi, Helenistik dönemin ve Doğu-Batı kültürel etkileşiminin bir sembolüdür. Nemrut Dağı, her yıl binlerce turist tarafından ziyaret edilmekte ve bölgenin tarihî ve kültürel değerlerini tanıtmaktadır.

Xanthos-Letoon (1988)

Xhanyos

Xanthos ve Letoon, Antalya’nın Kaş ilçesi yakınlarında yer alan ve Likya medeniyetine ait iki önemli antik kenttir. Bu kentler, 1988 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir. Xanthos, Likya’nın en büyük idari merkezi, Letoon ise dini merkezi olarak bilinir. Bu antik kentler, Likya medeniyetinin tarihî ve kültürel mirasını yansıtır.

Xanthos, antik dönemde Likya’nın başkenti ve en önemli idari merkezi olmuştur. Şehir, antik yazarlar tarafından “kahramanların kenti” olarak adlandırılmıştır. Xanthos, özellikle tiyatrosu, agorası, mezar anıtları ve Likya yazıtları ile ünlüdür. Şehirdeki en önemli yapılar arasında Nereid Anıtı ve Harpyler Anıtı yer alır. Bu anıtlar, Likya sanatının ve mimarisinin güzel örnekleridir.

Letoon, Xanthos’a yaklaşık 4 km mesafede yer alan antik bir kutsal alandır. Bu alanda, tanrıça Leto ve çocukları Artemis ve Apollon’a adanmış üç tapınak bulunmaktadır. Letoon, Likya’nın dini merkezi olarak büyük bir öneme sahiptir ve burada yapılan arkeolojik kazılar, Likya dini hayatı hakkında önemli bilgiler sunar. Letoon’da yer alan tapınaklar ve kutsal alanlar, Helenistik dönemin dini mimarisini yansıtır.

Xanthos ve Letoon, Likya medeniyetinin tarihî ve kültürel zenginliğini gözler önüne serer. Bu antik kentler, Likya’nın siyasi, idari ve dini hayatını anlamak için önemli birer kaynaktır. Xanthos ve Letoon, her yıl binlerce turist tarafından ziyaret edilmekte ve bölgenin tarihî ve kültürel mirasını tanıtmaktadır.

Pamukkale ve Hierapolis (1988)

Denizli Hierapolis Tarihi 15Ba0149Ece51B

Pamukkale, Denizli ilinde yer alan ve doğal termal suların oluşturduğu beyaz traverten terasları ile ünlü bir bölgedir. Hierapolis ise bu doğal güzelliğin hemen yanında yer alan antik bir kenttir. Pamukkale ve Hierapolis, 1988 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir. Bu bölge, hem doğal güzellikleri hem de tarihî zenginlikleri ile dikkat çeker.

Pamukkale, yer altından çıkan sıcak su kaynaklarının içerdiği kalsiyum karbonatın çökelmesi sonucu oluşan traverten terasları ile ünlüdür. Bu teraslar, Pamukkale’ye benzersiz bir görünüm kazandırır ve her yıl binlerce turist tarafından ziyaret edilir. Pamukkale’nin termal suları, antik dönemde şifa kaynağı olarak kullanılmıştır ve bugün de sağlık turizmi açısından önemlidir.

Hierapolis, Pamukkale’nin hemen yanında yer alan ve Bergama Kralı II. Eumenes tarafından MÖ 2. yüzyılda kurulan antik bir kenttir. Hierapolis, Roma döneminde önemli bir dini ve ticari merkez olmuştur. Kentte yer alan tiyatro, hamamlar, agoralar ve nekropol gibi yapılar, Roma mimarisinin ve mühendisliğinin güzel örnekleridir. Hierapolis’in en önemli yapılarından biri de Aziz Philippus Martyriumu’dur.

Pamukkale ve Hierapolis, sadece doğal güzellikleri ve tarihî zenginlikleri ile değil, aynı zamanda kültürel ve dini önemi ile de UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır. Bu bölge, ziyaretçilerine hem doğanın hem de tarihin eşsiz bir birleşimini sunar. Pamukkale ve Hierapolis, her yıl milyonlarca turist tarafından ziyaret edilmekte ve Türkiye’nin en önemli turistik bölgelerinden biri olarak öne çıkmaktadır.

Safranbolu (1994)

Safranbolu

Safranbolu, Karabük ilinde yer alan ve Osmanlı dönemine ait iyi korunmuş geleneksel evleri ile ünlü bir tarihi kasabadır. Safranbolu, 1994 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir. Bu kasaba, Osmanlı mimarisinin ve şehir planlamasının en güzel örneklerini sunar.

Safranbolu, 14. yüzyıldan itibaren önemli bir ticaret merkezi olmuştur. Kasaba, İpek Yolu üzerinde yer aldığı için zenginleşmiş ve bu zenginlik, mimari yapılarında kendini göstermiştir. Safranbolu’nun en önemli özelliklerinden biri, iyi korunmuş geleneksel Osmanlı evleridir. Bu evler, ahşap işçiliği ve taş duvarları ile dikkat çeker. Safranbolu evleri, genellikle iki veya üç katlıdır ve geniş avlulara sahiptir.

Safranbolu’nun tarihi dokusu, sadece evlerle sınırlı değildir. Kasabada yer alan camiler, hanlar, hamamlar ve çeşmeler de Osmanlı dönemi mimarisinin güzel örnekleridir. Safranbolu’nun en önemli yapılarından biri, 1797 yılında inşa edilen Cinci Hanı’dır. Bu han, dönemin önemli ticaret merkezlerinden biri olup, bugün otel ve restoran olarak hizmet vermektedir.

Safranbolu, sadece mimari açıdan değil, aynı zamanda kültürel ve sosyal yaşam açısından da önemli bir yere sahiptir. Kasabanın dar sokakları, geleneksel çarşıları ve el sanatları atölyeleri, ziyaretçilere Osmanlı döneminin günlük yaşamını deneyimleme fırsatı sunar. Safranbolu, her yıl binlerce turist tarafından ziyaret edilmekte ve bölgenin tarihî ve kültürel mirasını tanıtmaktadır.

Troya Antik Kenti (1998)

Truva Antik Kenti 4

Troya, Çanakkale ilinde yer alan ve Homeros’un İlyada destanında anlatılan ünlü antik kenttir. Bu kent, 1998 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir. Troya, tarihî ve arkeolojik açıdan büyük bir öneme sahiptir ve birçok efsane ve mitin merkezinde yer alır.

Troya, MÖ 3. binyıldan itibaren kesintisiz olarak yerleşim görmüş bir antik kenttir. Kent, dokuz farklı katmandan oluşur ve bu katmanlar, Troya’nın farklı dönemlerde yeniden inşa edildiğini gösterir. Troya’nın en ünlü dönemlerinden biri, MÖ 13. yüzyılda yaşanan Troya Savaşı’dır. Bu savaş, Homeros’un İlyada destanında anlatılmış ve Troya, dünya edebiyatının en önemli eserlerinden birine konu olmuştur.

Troya’daki arkeolojik kazılar, kentin tarihî ve kültürel zenginliğini ortaya çıkarmıştır. Kazılar, Troya’nın farklı dönemlerine ait kalıntıları gün yüzüne çıkarmış ve bu kalıntılar, kentin tarihî önemini belgelemektedir. Troya’da yer alan tiyatro, tapınaklar, evler ve surlar, antik kentin yapısal özelliklerini yansıtır. Ayrıca, Troya’da bulunan çanak çömlekler, silahlar ve takılar, kentin ticaret ve günlük yaşamına dair önemli bilgiler sunar.

Troya, sadece tarihî ve arkeolojik açıdan değil, aynı zamanda kültürel ve mitolojik açıdan da büyük bir öneme sahiptir. Troya’nın efsanevi geçmişi, ziyaretçilerin ilgisini çeker ve bu antik kenti dünya genelinde tanınan bir turistik yer haline getirir. Troya, her yıl binlerce turist tarafından ziyaret edilmekte ve Türkiye’nin en önemli arkeolojik alanlarından biri olarak öne çıkmaktadır.

Selimiye Camii ve Külliyesi (2011)

Selimiye Camii

Selimiye Camii ve Külliyesi, Edirne’de yer alan ve Osmanlı mimarisinin zirve eserlerinden biri olarak kabul edilen bir yapıdır. Bu muhteşem yapı, 2011 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir. Selimiye Camii, Osmanlı padişahı II. Selim tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmıştır ve Mimar Sinan’ın “ustalık eseri” olarak bilinir.

Selimiye Camii, 1568-1575 yılları arasında inşa edilmiştir. Caminin ana kubbesi, 31.25 metre çapında olup, dört büyük fil ayağı üzerine oturur. Bu kubbe, Osmanlı mimarisinin en büyük kubbelerinden biridir ve caminin iç mekanında muhteşem bir genişlik ve ferahlık hissi yaratır. Caminin iç mekanı, İznik çinileri, kalem işi süslemeler ve hat sanatının en güzel örnekleri ile süslenmiştir.

Selimiye Külliyesi, caminin yanı sıra medrese, kütüphane, darülkurra (Kur’an okuma okulu), arasta (çarşı) ve hamam gibi yapıları içerir. Bu yapılar, Osmanlı eğitim, sosyal ve ticaret hayatının önemli merkezleridir. Külliye, Selimiye Camii ile birlikte bir bütünlük oluşturur ve ziyaretçilere Osmanlı döneminin kültürel ve sosyal yaşamını deneyimleme fırsatı sunar.

Selimiye Camii ve Külliyesi, sadece mimari ve sanatsal değerleri ile değil, aynı zamanda tarihî ve kültürel önemi ile de UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır. Bu muhteşem yapı, Mimar Sinan’ın dehasını ve Osmanlı mimarisinin zirvesini temsil eder. Selimiye Camii, her yıl binlerce turist tarafından ziyaret edilmekte ve Türkiye’nin en önemli tarihî ve kültürel miraslarından biri olarak öne çıkmaktadır.

Çatalhöyük Neolitik Kenti (2012)

Unesco 1

Çatalhöyük, Konya ilinde yer alan ve dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olarak kabul edilen bir neolitik kentsel yerleşimdir. Çatalhöyük, 2012 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir. Bu antik yerleşim, tarımın başlangıcına ve insanlık tarihinin erken dönemlerine dair önemli bilgiler sunar.

Çatalhöyük, yaklaşık 9000 yıl önce kurulmuş bir yerleşimdir. Bu yerleşim, geniş bir alana yayılmış ve birbirine bitişik evlerden oluşur. Evlerin duvarları kerpiçten yapılmış olup, damlarından giriş sağlanmaktadır. Çatalhöyük evleri, dönemin mimari anlayışını ve yaşam tarzını yansıtır. Ayrıca, evlerin duvarlarında yer alan freskler ve kabartmalar, sanat tarihçileri için büyük bir önem taşır.

Çatalhöyük’te yapılan arkeolojik kazılar, bu antik yerleşimin sosyal ve ekonomik yapısını ortaya koymuştur. Yerleşimde bulunan tahıl depoları, tarımın başladığına dair önemli kanıtlar sunar. Ayrıca, çanak çömlekler, aletler ve figürinler, dönemin günlük yaşamına dair önemli bilgiler sağlar. Çatalhöyük, aynı zamanda dönemin dini ve ritüel yaşamına dair ipuçları sunan birçok buluntuya ev sahipliği yapmaktadır.

Çatalhöyük, sadece arkeolojik açıdan değil, aynı zamanda tarihî ve kültürel açıdan da büyük bir öneme sahiptir. Bu antik yerleşim, insanlık tarihinin erken dönemlerine dair önemli bilgiler sunar ve tarımın başlangıcına, sosyal yapının gelişimine ve sanatın doğuşuna dair ipuçları sağlar. Çatalhöyük, her yıl birçok arkeolog ve turist tarafından ziyaret edilmekte ve Türkiye’nin en önemli arkeolojik alanlarından biri olarak öne çıkmaktadır.


Sonuç: UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde Yer Alan Yerler

Bu makalede, Türkiye’deki UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan bazı önemli yerleri detaylı bir şekilde inceledik. Türkiye, zengin tarihî ve kültürel mirası ile dünyanın en önemli kültürel miras alanlarından biridir ve bu miras, UNESCO tarafından Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen birçok önemli yerle taçlandırılmıştır. Bu yerler, tarihî ve kültürel zenginlikleri ile ziyaretçilere eşsiz bir deneyim sunar. Elbette UNESCO tarafından Miras Listesinde olan yerler buralarla sınırlı değildir. Genel olarak tüm listeye buradan ulaşabilirsiniz.

Bu Yazıya Tepkiniz Ne Oldu?
  • 0
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    d_nceliyim
    Düşünceliyim
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    _ok_k_zd_m
    Çok Kızdım

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir